|
|
 |
Sen Bütün Türkiyesin
Mavi gözlerinde sevgi
Mavi gözlerinde millet
Mavi gözlerinde özgürlük vardı
Düşlerin kocamandı.
Kararınca ülkemin gündüzleri
Bütün yürekler Mustafa Kemalleşti
Tarladaki Hüseyin
Balıkcı Hasan
Dağdaki efe
Şehirdeki Ahmet artık Musatafa Kemal'di
Sabahta garip mi garip bir hüzün
Bulutlar çekimser dağınık
Işıltılı elbisesini giymemiş güneş
Derin bir suskunluk....
On kasım bindokuz yüz otuz sekizde
Nice Mustafa Kemaller bıraktın geride
Saat dokuzu beş geçe.....
Asker Memet ağladı
Köylü ninem ağıt yaktı
Vasiyetinde binlerce, binlerce Mustafa Kemal vardı
Seni yaşatıyor Mustafa Kemaller
Seni taşıyor yürekler
Eserinle büyüyor çocukların
Sen bütün Türkiye' sin
Bütün Türkiye Mustafa Kemal
Saatler dokuzu beş geçeyi gösterse de
Bugün on kasım olsa da
Milyonlarca
Milyonlarca Mustafa Kemallerde yaşayacaksın Atam |
|
Mine Ömer
|
Atatürk'ün Şiiri (19 Mayıs Anısına-Hakikat Nerede)
Bu şiir Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Yazdığı bir şiirdir.
HAKİKAT NEREDE
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
M.KEMAL ATATÜRK |
|
Mete Başbuğ
|
Özgürsün Kafesteki Kuş
Özgürsün kafesteki kuş
Semada sersem sersem uç
Yar de yaren de kalmamış
Yuva yap kendine bir avuç
Bir şahin vurunca pençe
Kanadın yara alınca
Dönmek istersin kafesine
Sevdan yalan. Anlayınca
Sevdalar yalan olmuş
Dostların yılan olmuş
Yaşanmaz zaman olmuş
Özgürsün kafesteki kuş
Bıraktım seni özgürsün
Havada süzülürsün
Bu özgürlük değil kuşum
Sonunda sen üzülürsün |
|
Mustafa Kayhan
|
Benim Rabb'im
Benim Rabb’im benim Rabb’im;
Sen’den başka yoktur Rabb’im!
Dostluğunda vefa gördüm;
Sen’in vefan çoktur Rabb’im!
Kapında bendeler Sen’in,
Muradı Sen’sin cümlenin,
Aradan kaldır hicabı,
Görsünler cemâlin Rabb’im.
Ma'rûfsun bilinmez Zât’ın,
Herşeyi kaplamış tahtın;
Görenler görmüştür Sen’i,
Gözsüzlere pinhân Rabb’im!
Bildim diyenler aldandı,
Bilmeyenler nâra yandı;
Gönlümde kenzen bilindin;
Âşıklara sübhân Rabb’im!
Ruhlara ışıktır adın,
Meclislere huzûr yâdın,
Ariflerin son durağı,
Dertlilere derman Rabb’im!
Cürmüm pek çok yok tâatim,
Belki yaklaştı saatim,
Etmezsen inâyet eğer
Kimden ola gufran Rabb’im! |
|
Fethullah Gülen
|
Bu Vatan Kimin
Bu vatan ne senindir ne benimdir
Yüreğimde vatan yarası derindir
Bu vatan soyguncunun vurguncunundur
Bu vatan ne senindir ne benim
Bu vatan batakçının kumarcınındır
Bu vatan ne senin ne benimdir
Bu vatan hayali ihracatçınındır
Bu vatan düzenbazın hokkabazındır
Bu vatan ne senindir ne benimdir
Kuranı kaldıran başörtüsünü yıkanlarındır
Bu vatan körpe çocukları sokağa atanlarındır
Bu vatan karnı tok, sırtı pek yatanlarındır.
Bu vatan ne senin ne benimdir
Bu vatanhavyar yeyip şampanya içenlerindir
Bu vatan kurana gerici diyenlerindir
Bu vatan domuz eti yiyenlerindir
Bu vatan ne senindir ne benimdir
Bu vatan devleti soyanlarındır
Milletin sırtından milyarlar vuranlarındır
Aç gözünü bu vatan ne senin ne benimdir
Bu vatan ne senin ne de benimdir
Bu vatan faizcinin tefecinindir
Bu vatan el etek öpenlerindir
Bu vatan gerden bükenlerindir... |
|
Feramuz Görel
|
|
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tambur gibi mi, uda gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir katibi mi...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler...
Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sümbül kokan
Türkçe’si bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul... |
|
Necip Fazıl Kısakürek
|
|
|
 |
|
|
|
|
SORU VE YORUMLARINIZ İÇİN EMAİL ADRESİM burak_sheva@mynet.com !!! |
|
ZİYARET ETTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER!! |
|
|
 |
|
|
|
|