SİGARA VE ALKOLUN ZARARLARI

ALKOLÜN ZARARLARI

Aşırı alkol kullanımı önemli bir sosyal ve tıbbi sorundur. Bir çok toplumda orta düzeyde alkol kullanımı kabul edilebilir. Ancak aşırı alkol kullanımı karaciğer,pankreas,beyin ve dolaşım sistemine büyük hasarlar verir.

Beyin ve Sinir Sistemi

Aşırı alkol kullanımının beyin ve sinir sistemi üzerine önemli etkileri vardır. Alkol geçici bir bellek kaybına da neden olabilir. Gerek yeni içmeye başlayanlarda gerekse aşırı kullananlarda içtikleri dönemin tümünü ya da bir bölümünü unutmak sık görülen bir durumdur. Aşırı alkol kullananlarda,içki bırakıldıktan sonra birkaç hafta süren geçici bellek kayıpları da görülebilir. Ancak alkolden uzak durulduğunda bellek sorunları ortadan kalkabilir.

Aşırı alkol kullanımı uyku bozukluklarına ve bütün gece uyuduktan sonra bile sabah bit-km kalkmaya neden olabilir. Beynimizin etkinliğiyle hafif veya orta uyku derinliği dönemlerinden,rüya gördüğümüz uyku dönemine geçeriz. Bu döneme hızlı göz hareketleri (REM) dönemi denir ki fiziksel ve ruhsal sağlığımız bu döneme bağlıdır. Ne yazık ki alkolün anestezik (narkoz benzeri) etkisi beynin yeterince REM uyku dönemi oluşturma yeteneğini etkiler ve bu durum aşırı alkol kullananlarda görülen sabah yorgunluğunun sebebidir.

Bazı kronik alkoliklerde Wernicke-Korsakoff Sendromu denen bir nörolojik bozukluk bulunabilir. Bu bozukluk özellikle kötü beslenen (özellikle yetersiz tiamin[B1 vitamini] )alkoliklerde görülür.

Hastalığın ilk belirtisi göz kaslarında ani güçsüzlük ve felce bağlı çift görmedir. Zamanla hasta yardımsız ayakta duramaz veya yürüyemez. Wernicke-Korsakoff Sendromu nda hasta özellikle yakın geçmişe ait olayları unutur,ayrıca çok ileri derecede bellek kayıpları da ortaya çıkabilir; dönem dönem kim olduğunu bile unutur. Ayrıca bu kişilerde kendi kendine konuşma, bulunduğu yerin ve zamanın farkında olmama ve halüsinasyonlar (gerçek olduğu düşünülen hayaller) görülebilir.

Wernicke-Korsakoff Sendromunun tedavisi bellidir:alkolden uzak durmak ve vitamin yetersizliği belirtilerini geriletmek için tiamin (B1 vitamini) kullanmak. Ancak bu bozukluğun yol açtığı şikayetler genellikle tam olarak ortadan kalkmaz.

Sindirim Sistemi

Alkol midenizin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite, kusmaya yol açarak midenin üst bölümü ve yemek borusunun alt bölümünde küçük yırtıklara neden olabilir; Mallory-Weiss Yırtıkları denen bu küçük yırtıklardan kanama olabilir. Uzun süre alkol kullanımı özellikle B vitaminlerinin (özellikle folik asit ve tiamin) ve diğer besinlerin emilimini engelleyebilir. Alkol kullanımını kestiğinizde bu sorunların çoğu ortadan kalkacaktır. Bununla birlikte, yağlanmış veya büyümüş karaciğer, alkol hepatiti veya yemek borusu varisleri gibi sorunlar acil tıbbi müdahale gerektirir.

Dolaşıma katılan alkol karaciğere gelir ve orada enzimler tarafından parçalanır. Sağlıklı bir karaciğer alkolü saatte 50 kalori oluşturacak bir hızla parçalar. Bu 30ml. viskiye eşittir. Eğer karaciğere gelen alkol bu miktardan fazla olursa, parçalanana kadar kanda kalacaktır.

Alkol kullanımından sonraki gün ortaya çıkan baş ağrısı ve ağız kuruluğunun nedeni pek belli değildir. Olası bir neden, alkolün idrar söktürücü etkisi nedeniyle oluşan su kaybıdır. Bu, dehidratasyona (vücuttaki sıvının azalması) neden olabilir. Bu şikayetlerin ortadan kalkması için dinlenmek, bol miktarda sıvı ve bir ağrı kesici almak gerekir (mide sorunu olanlar ağrı kesici kullanırken dikkatli olmalıdır).

Alkoliklerde akut veya kronik pankreas iltihabı da görülebilir.

Dolaşım Sistemi

Alkol geçici olarak kan basıncını düşürebilir. Ancak sürekli kullanıldığında kan basıncını yükseltebilir.

Sürekli ve aşırı alkol kullananlarda kardiyomiyopati denilen, kalp kasını harabeden ve aritmiden (kalp atışları ritminde düzensizlik) kalp yetmezliğine kadar çeşitli önemli sorunlara yol açan bir hastalık da sık olarak görülür. Az miktarda alkol kullanımı da kalp hastalığı olasılığını artırır.

Cinsel İşlevler

Alkol alışkanlığı erkeklerde empotansa (sertleşme kaybı) neden olabilir. Kadınlarda ise adet düzeni bozulabilir. Ayrıca anne karnındaki bebeğin sağlığını ve gelişimini bozacağı için, hamile kadınların kesinlikle alkol almamaları gerekir.

Kanser

Alkoliklerde kalp-damar hastalıklarından sonra en sık ölüm nedeni kanserdir. Alkol kullanmayanlara göre kansere yakalanma olasılıkları oldukça yüksektir (özellikle gırtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserleri).

GARANIN SAĞLIĞA ZARARLARI

1. Giriş

Yaptığımız bu çalışmada öncelikle tüm dünyada başlıca sorun olan sigaranın gebelik, çocuk ve pasif içiciler üzerine yapılan araştırmalar incelenmiş ve ortaya çıkan sorunlar tespit edilmiştir.

Toplumlarda sigaranın bilinen zararlarına rağmen sigara çok rağbet gören bir alışkanlık durumunda ve sigaraya olan eğilim her geçen gün biraz daha artmaktadır.

2. Bir Sigara Mı?… Bir Ömür Mü?…

Sigara içmenin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri uzun zamandan beri bilinmektedir. Araştırmalar, sigara içenlerin yarısının, sigaranın yol açtığı bir sağlık sorunu yüzünden yaşamını yitirdiğini ortaya koymaktadır. (1)

Ülkemizde her yıl 35,000 kişi sigara tiryakiliğini bırakamadığı için ölmektedir. Sigara içme oranı ne yazık ki erkeklerde %65, kadınlarda ise %25’tir. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda bu oranlar oldukça yüksek ve üzücü boyutlardadır. Yapılan araştırmalara göre avukatı, doktoru, işçisi, öğrencisi, ev hanımı hemen hemen tüm meslek gruplarından, her yaştan ve cinsten insan sigara tiryakisidir. (1)

3. Gebelik Döneminde Sigara Kullanı

Sigarayı rakmak için sebepler saymakla bitmez. Eğer bir bayan bebek istiyorsa veya hamile ise, sigarayı bırakmak için daha önemli bir sebebi olamaz. Doğacak bebeğin sağlığı için anne için her şeyden önemli olmalıdır. (2)

Sigaranın zararlı etkileri kısa ve uzun vadeli olmak üzere ikiye ayrılır.

sa vadeli etki olarak; anne adayının karnındaki bebeğin ihtiyaçları göz önünde bulundurulursa bir tek sigaranın yarattığı hipoksi ve hipertansiyon (tansiyon yüksekliği) bile bebeğe daha az kan ve oksijen gitmesine neden olabilir. Bu durumu günde bir paket sigara içen annenin tekrarlaması, fetusun ilerleyici bir şekilde oksijensiz kalmasına ve olumsuzlukların meydana gelmesine neden olabilir. (2)

Uzun vadeli etki olarak; sigaranın içinde bulunan ziftin akciğerlere çökmesine (kronik bronşit), sigaranın kurşun içerdiği gibi zehirlerin solunum yolunu döşeyen hücrelerde değişiklikler göstermesine (kanser riskinde artış)i toksik maddelerin daha fazla hasarları neticesinde atheroskleroz (damar sertliği) meydana gelmesine, genel olarak sigara alışkanlığının iştahı azaltıcı etkisi nedeniyle uzun vadede beslenme bozuklukları meydana gelir.

Sigara içme alışkanlığı olan anne adaylarında;

- Kısırlık riski artar

- Bebeğin abortus (kendiliğinden düşme) riski artar (2)

Bu risk hamileyken sigara içmeyenlere oranla içenlerden %30’dan %70’e kadar daha fazladır ve içilen sigara sayısının artmasıyla tehlike daha da artar.(1)

- Düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riski artar.

- Kanama riski (özellikle ablatio placenta ve placenta previa’ya bağlı) artar. (2)

- Bebeğin yeni doğan döneminde ölme riski artar (2)

- Hamilelik sırasında ve sonrasında sigara içen annelerin çocuklarında 5 yaşına kadar hastalık ve ölüm oranı artar. (1)

- Anneleri günde 10 taneden fazla sigara içen bebeklerin astıma yakalanma riski iki kat artmaktadır. (3)

- Solsunum problemleri nedeniyle doğumun 2. evresinde etkin ……… bağlı vakum ve fersepsle doğum riski artar. (4)

- Bebeğin SIDS’den (Sudden Infant Death Syndrome : Ani Çocuk Ölüm Sendromu) ölüm risk, artar. (5)

- Loğusalıkta süt miktarı azalır. (4)

- Sütün C vitamini seviyesi ve besleyici etkisi azalır.

- Sigara içen annenin stünde sigaranın zehirli maddeleri de bulunur ve emzirme yoluyla çocuğa geçer. (5)

- Bebeğin yakınında sigara içilmesi bebekte pnömani ve bronşit riskini artırır. (5)

unutulmamalıdır ki, sigarayı tümüyle ve gebeliğin planlandığı andan itibaren bırakmak en idealdir.

Gebeliğin hangi döneminde bırakırsam bırakayım hem ben hem de bebeğim mutlaka fayda görecektir” düşüncesi yanlıştır. (6)acı gerçek şudur ki, eskiye oranla daha sçok kadın sigara içiyor ve üstelik daha da çok miktarda içiyorlar. (1)

Sigara içen anne ve babaların çocuklarında büyüdüklerinde sigara içme alışkanlığı edindiklerini unutmayın. (2)

4. Sigaranın Çocuklar Üzerine Etkisi

Her geçen gün daha genç yaşta çocuklar sigara içmeye başlıyorlar. Pek çok ebeveynin bu konuda eli kolu bağlı olsa da kendisi de bağımlı olan ebeveynler çocuklar için kötü bir örnek olduklarından daha da zor durumdalar. (7)

Çocuklar ilk sigaralarını ortalama 12 yaşında içiyorlar. Üstelik bunlar sadece resmi istatistiklerdir. Tahminlere göre kayıtlara girmeyen pek çok 9-10 yaşında sigara bağımlısı çocuk bulunuyor. (7)

Ancak bu yaştaki çocuklara sigaranın beraberinde getirdiği kalp krizi, kanser gibi hastalıklardan bahsetmek beraberinde iki tehlike getiriyor. Birincisi bu yaştaki çocuklarda vücutları ile sigara arasındaki bağlantıyı anlayabilecek kadar bilgi birikimi olmuyor, ikincisi de pek çok çocuk sigara içen ebeveynleri ile endişeye kapılıp onların hastalanıp öleceğini düşünmeye başlıyor.(7)

Bağımlılıktan korunma çalışmalarında çocukların kendine güveninin arttırılması ve çocukların vücutları ile ilgili bilinçlerinin arttırılması en önemli noktayı teşkil ediyor.(7)

Çocuklar aslında vücutlarının son derece sağlam bir mekanizma olduğunu ama sigara ve diğer uyuşturucuların sağlıklarını bozup vücutlarını güçsüz düşüreceği konusunda bilinçlendirilmeli ve yaşlarına uygun anlatım şekilleri kullanılmalıdır.(7)

Küçük çocuklarda sigaradan çektikleri her nefes ile ciğerlerine giden nikotinin vücuda nasıl yerleştiği görsel olarak (çizgi film vb.) anlatılabilir.(8)

Sigara diğer uyuşturuculara bir basamak olmaktadır. Sigara kullanan gençlerin büyük bir kısmı içki de içmeye başlamaktadırlar. Sigara içmeyen gençlere göre sekiz kat daha fazla uyuşturucu kullanma riski taşımaktadırlar. Sigara içen gençlerde davranış bozukluğu da görülmektedir. Bunlar: Kavgacılık, belli bir çeteye girme yada dikkatsiz ve tedbirsiz cinsel ilişkiler olarak ortaya çıkmaktadır. Sigaraya alışan gençler, başka bir uyuşturucu kullanmasa bile sigara bağımlısı yetişkinler haline gelmekte ve sağlıklarını tehdit eden kimyasal maddelere bir ömür boyu maruz kalmaktadırlar.(8)

Sigara içen kişilerin akciğerleri görevlerini tam olarak yapamazlar. Sigaraya ne kadar erken başlanırsa, akciğerler o kadar çabuk fonksiyon kaybına uğrayacaktır, akciğer kanseri riski de aynı oranda artacaktır. (8)

Ebeveynlere çocuklarının sigaraya başlamalarını önlemek için öneri:

er ebeveyn olarak kendinizde sigara içiyorsanız bir ikilem yaratırsınız. Ancak yine de açıkça sigara kullandığınızı kabul edin ve bu bağımlılığın aslında ne kadar iğrenç olduğunu söyleyin.

Sigara içmediği için çeşitli ödüller belirleyin ( ehliyet, tatil, para ödülü). Bu bir tür rüşvet olsa da eğer ödül yeterince cazip ise sigara kullanmamayı tercih edecektir.

İlk sigaradan itibaren bağımlılığın başladığını kesin olarak ifade edin.

Asıl doğru olanın kendi kararlarını kendisinin vermesinin olduğunu buna başkalarının karar veremeyeceğini yeterince erken yaşlarda öğretin.

er çocuğunuz sigara içiyorsa:

Asla sigaranın zararları hakkında uzun söylevler vermeyin.

er sigarayı bırakmaya hazır olduğunu hissediyorsanız terapi için dışarıdan yardım almasını sağlayın (akupunktur, hipnoz, vb.)

Kendi kendisine yardım etmesi için ona destek olmaya çalışın. Örneğin sigarayı bırakmakla ilgili yayınları, kitapları okuması için ona gösterin.

Pasif etkilenme nedir?

Pasif etkilenme, sigara içenlerin nefes verirken çıkardığı “ana akım” ve sigaranın yanarken çıkardığı “yan akım”dan dolayı etkilenerek, sigara kullanmadıkları halde ya da kullanıyorsa bile istemedikleri zamanlarda sigara dumanına maruz kalarak sigara kullananlarla aynı hava ortamını solumak suretiyle bireysel olarak sigara içiyormuş gibi etkilenme durumudur. Pasif içicilik olarak da adlandırılır. (10)

Yan duman ve ana duman arasında içerik açısından önemli farklılıklar mevcuttur. Yan duman daha düşük ısıda dolayısıyla tam yanmamış tütünden ortaya çıkar ve iki kat fazla katran ve nikotin vardır. (11)

Pasif içiciler aynen aktif içiciler gibi bir çok riske maruz kalmaktadırlar. Bu risk grubuna özellikle çocuklar girmektedir. Çocuklar sigaranın zararlı etkilerine daha çok duyarlıdırlar. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ilkokul çocuklarının her ¾’ünün pasif içici olduğunu ve bu çocukların idrarında ölçülen nikotin düzeylerinin günde 6 adet sigara içen bir erişkindeki miktara eşdeğer olduğunu göstermiştir. (8)

Pasif etkilenmenin zararları nelerdir?

Akut etkileri

Solunum yollarını daraltması, kalp atım hızını artırması, astım atakları başlatması, libido kaybı oluşturması, koku duyusunda bozulmalara yol açmasıdır. (4)

Kronik etkileri

Solunum sistemine etkileri :

Üst solunum yollarında kronik farenjit larenjik tekrarlayan enfeksiyonlara alt solunum yollarında ise kronik bronşit ve amfizeme neden olur. Akciğer kanserinde primer sorumlusudur. (4)

Sinir sistemi üzerine etkileri :

Beyin damarlarında daralma dolayısıyla baş ağrısı yapar. Sigaranı içeriği karbon monoksit beyin işlevselliğini bozar, düşünebilme yetisini yavaşlatır. (4)

Gastrointestinal sistem etkileri :

Gastrit mide ve deudenum ülserine neden olur. Ayrıca ağız boşluğu, dudak özafopus, mide, safra kesesi ve pankreas kanserleri görülme riskini artırır. (4)

5. Sigara Üreticilerinin Raporları

Lorilard Raporu :

“Araştırmalara göre, gençler sigara markası seçimlerini daha çocukluklarında, beş yaşından itibaren belirliyorlar… Genç sigara kullanıcılarının bağımlılığı hakkındaki araştırmalar, onların ilk başta bağımlı olmayacaklarını düşündüklerini, ancak pişman olduklarında ise çoktan bağımlı olduklarını gösteriyor” (8)

Brown Wilkinson Araştırma Raporu :

“Ergenlik çağındaki çocukların tatlı sevdikleri bilinen bir gerçektir. Bu durumda sigaralara bal konulması düşünülebilir” (8)

R.J. Reynolds’un 1977 – 1986 Pazarlama Hedefleri Raporu :

“Araştırmalar, 14 – 18 yaş grubunun giderek artan bir oranda sigara içtiğini göstermektedir. R.J. Reynolds bu pazarı iyi değerlendirmeli ve bu gruba yönelik yeni bir ürün piyasaya sürmelidir. Böylece endüstrideki payımız uzun bir süre büyüyecektir” (8)

Imperial Tobacco şirketinin Raporu 18 Ekim 1977 :

“Ergenlik çağındaki çocuklar, özgürlüklerini bir sembolle ortaya koyma eğilimindedirler. Sigara yetişkinlikle özdeşleştiği için ve yetişkinler sigarayı ocuklara yasakladığı için, en önemli semboldür”. (8)

“Sigaraya yeni başlayanların bugün hissettikleri, endüstrinin geleceği için bir göstergedir. Araştırmanın bu bölümüne çk dikkat edilmesi gereklidir. Lise öğrencilerinin sigara için bugün düşündükleri gelecekteki tütün kullanımları için bir öngörüdür. (8)

“Özellikle 12 – 13 yaş grubunun bu konu hakkındaki görüşlerine önem verilmelidir.” (8)

“Ergenlik çağındakilere yönelik reklamlar yapılmalıdır. Bu reklamlar yapaylıktan uzak ve dürüstçe yapılmalıdır.”(8)

Philip Morris’in Richmand’daki Pazarlama Müdürü Robert B. Seligman’a araltırmacı Myron E. Jhonston tarafından yollanan rapor, 1981 :

“Bugün 13 – 19 yaş arasında olanlar, yarın için potansiyel ve sürekli müşteri olacaklardır ve sigara tiryakilerinin çok büyük bir yüzdesi bu yaşlarda sigaraya başlamaktadırlar. Kırmızı Marlboro’nun başarısı büyük ölçüde bu yaş grubundaki müşterilere bağlıdır. rmızı Marlboro büyüme çabası içinde olan çocukların büyüklük göstergesi haline gelmiştir. 13 – 19 yaş grubunun sigara içme alışkanlığı Philip Morris için çok öenmlidir. (8)

13 – 19 yaş arası sigara kullanıcılarına eskisi kadar güvenmemeliyiz. Çünkü, bu gruptaki büyük pazarımız, okullardaki sigara kullanımının azalmasıyla pay kaybetmekte.”(8)

 

SONUÇ

Sigara içenlerin önemli bir bölümü özellikle hamilelikte sigara kullananlar ve genç içiciler sigarayı bırakma konusunda destek ve teşvik beklemektedirler. Ancak sigarayı bırakma konusunda en önemli konu, sigara içen kişinin sigarayı bırakma konusunda kendisinin istekli ve kararlı olması önemlidir.

Toplum olarak sigara ile ilgi tüm yasaklama ve uyarılar dikkate alınmazsa öz konusu yasal caydırıcıların önemi ve anlamı olmayacaktır. Böylece sigara içenler olduğu kadar içmeyenlerde zarar görecektir. Doğru iletişim sağlayarak, toplumsal yardımlaşma yaparak, kendisine ve çevresindekilere saygı duyarak, yasaları koruyarak ve özellikle medyanın desteğini alarak halkın bilgilendirilmesi, tüm ortamların sigarasızlaştırılması ve çocuklarda sigaranın özenti haline gelmesinin önlenmesi mümkün olabilir.

Sigaranın verdiği zararın en aza indirilmesi için temel üç amaç üzerinde durulmalıdır :

- Sigarayı çocuk ve gençlerle tanıştırmamak

- Sağlıklı bebeklerin doğabilmesi için gebelikte sigara kullanımını en aza indirgemek, mümkünse engellemek

- Pasif içicileri korumak

Sigaradan vazgeçilmesini sağlamak.

 

KAYNAKÇA

1. AKYOL, S., “Neden Kendi Kendinizi Öldürüyorsunuz?”. Yeni Dünya

İçin Sevgi ve dayanışma Vakfı, Kule Kitapevi, s. 77 – 96, İstanbul,

Mayıs 2001.

2. http://www.gebelik.org/gebeliktesigarakullanimi.htm

Erişim Tarihi : 16.04.2003

3.http://www.ffsonline.org/americanlungassociationfactsheetsmokingandpre

gnancy.2.htm

Erişim Tarihi : 20.03.2003

4. http://www.superonline.com/gebeliktesigarakullanimi.2.htm

http://www.superonline.com/pasificicilikveaktifzarargorme.1.htm

Erişim Tarihi : 20.03.2003

5. http://u.arizona.edu/arizonasmokers’Helpline-prepnancyandsmoking.htm

Erişim Tarihi : 20.03.2003

6. ŞAŞAL, B., “Sevgili Düşmanım Sigara”, Halkevleri Basımevi, s., 86 –

106, Ankara, 1977.

7. http://www.doktorhakan.com/osa/cs/sigaracocuk.html

Erişim Tarihi : 16.04.2003

8. http://www.trnet/saglik/pasificicilikvecocuksagligi.htm

Erişim Tarihi : 16.04.2003

9. http://www.arama.com/sigaravegenclik.2.htm

Sigaranın gençlik üzerine etkileri.

Erişim Tarihi : 28.03.2003

10. http://www.nietrokers.nl/e/n05012.html

Erişim Tarihi : 28.03.2003

11. http://www.no-smoking.org/act02/10-14-02-3.html

Erişim Tarihi : 28.03.2003

 

 

 

 

 

Sigaraya başlama yaşı (9)

Başlama yaşı

AR 1988, Türkiye

6-10 yaş

% 4

11 – 14 yaş

%20

15 – 18 yaş

% 39

19 – 21 yaş

% 20

22 – 25 yaş

%10

26 +

% 7

Türkiye’de sigara alışkanlığı (9)

Genel nüfus, yaş 15 (SB,PİAR, 1988)

Erkek : % 53 ; Kadın: %24 : Toplam % 44

Öğretmenler (Kocabaş A., Tokat 1986)

Erkek : % 54 ; Kadın: % 29 : Toplam % 47

Hekimler (Ardıç S., Eskişehir 1989) (TTB, Türkiye 1999)

Erkek : % 62 ; Kadın: % 44 : Toplam % 54

Erkek : % 44 ; Kadın: % 34 : Toplam % 42

itim sigara ilişkisi

AR 1988,

Türkiye sigara içenlerin oranı (9)

Okula gitmemiş

% 26

İlkokul

% 47

Ortaokul

% 52

Lise

% 45

Üniversite

% 59

 

Narkotik Maddeler

Morfin

türü ağrı kesici doğal, yarı yapay ve yapay drogların tümüne narkotikler, narkotik analjezikler veya opiyatlar denir. Narkotik terimi Yunanca “Narkotikos”kelimesinden gelir. Uyuşukluk, rehavet, miskinlik durumunu ifade eder. Farmakologlar narkotik drogları acı dindiren, hafifleten ve uyku veren maddeler olarak sınıflandırırlar. Ancak drogların hepsinin narkotik (uyuşturucu) özelliğe sahip olmadıkları da bilinmelidir. Örneğin, kokain uyarıcı, esrar halusinojen etkiye sahiptir. Yanlış bir tanımlama olmakla birlikte psikolojik ve fizyolojik bağımlılık yapan drogların hepsine uyuşturucu madde denmesi gelenek haline gelmiştir.
Narkotik droglar merkezi sinir sistemi üzerine deprese etki göstererek acıyı dindirir, uyuşukluk ve uyku verirler. Narkotik drogların düzenli kullanımı daima korkunç sonucu olan fiziksel bağımlılığa götürür. Göz pupillalarında iğne başı kadar daralma, solunum yetersizliği, uyuşukluk gibi belirtiler görülürse morfin ve benzeri zehirlenmelerden şüphe edilebilir.
Çoğu analjezik narkotiklerin kaynağı olan afyon sakızı, haşhaş bitkisinin kapsülünden elde edilir. Afyon sakızı renk olarak siyah-kahverengidir. Muhtevasında başlıca morfin, kodein, noskapin, papaverin, tebain ve mekonik asit bulunur. Ham afyondan elde edilen morfin tedavide ameliyatlarda kullanılır.
Eroin, morfinin asetil klorür veya asetik anhidrid ile tepkimeye sokulmasıyla sentetik olarak elde edilir. Suda kolay çözündüğünden damara kolayca enjekte edilebilir. Ayrıca deri altına verilebilir ve buruna çekilebilir. Yüksek derecede psikolojik ve fizyolojik bağımlılık yapar. Bağımlılar arasında sıkça kullanılan uyuşturucu maddelerden bir tanesidir.
Depresanlar
Barbitüratlar, tedavide ağrı kesici, uyutucu, anestetik olarak ve kasılmalara karşı kullanılır. Genelde ağız yoluyla alınır. Uzun süre sıkca kullanımları fiziksel bağımlılık yapabilir. Uzun, orta ,kısa ve çok kısa olmak üzere etki süreleri farklıdır. Tıpta en çok kullanım alanı bulan barbitüratlar amobarbital, sekobarbital, fenobarbital, pentobarbital ve bütabarbital’dır. 2500 den fazla türevi vardır. Bunlardan 50 kadarı klinikte kullanılmaktadır. Sadece 12 tanesi uluslararası kontrol altına alınmıştır.
Alkol, MSN üzerine depresen etki yapar. Adli açıdan kişinin ne miktar alkol aldığı ve bunun hangi miktarının dokularda bulunduğu önemlidir. Araç sürücülerinin alkollü olup olmadığının kontrolü için kanda, nefeste ve bazı koşullarda idrarda alkole bakılabilir. 
Benzodiazepinler, tedavide teskin edici, uyutucu ve adale gevşetici olarak kullanılır. Yasa dışı üretildiğine dair delil yoktur. Ancak yasal olarak üretilenler suistimal edilmektedir. Son olarak 33 benzodiazepin türevi uluslararası kontrol altına alınmıştır. Bunlar arasında en çok Flunitrazepam (Rohypnol-ROCHE), Clonazepam (Rivotril-ROCHE), diazem ve Klordiazepoksit suistimal edilmektedir. 

 

Esrar

LSD

Amfetaminler

Kokain

Kimyasalları



Sigaranın içinde 4 bin zehir var


Sigaranın sağlığınıza verdiği zararlar saymakla bitmez. Sigara, içindeki 4000'den fazla zararlı madde ile akciğerleriniz, kalbiniz, beyniniz, cildiniz ve cinselliğinizin canına okuyan bir ‘sağlık zararlısıdır'.

ZARARLARININ bu kadar çok iyi bilinmesi ve paketlerin üzerinde ‘Sağlık için zararlı ve öldürücü etkiler taşır' ibaresi bulunmasına rağmen bazılarının onu hálá nasıl içtiğini anlamak zordur. Bir zamanlar benim de bir sigara içicisi olduğumu ve çok şükür 15 yıl kadar önce bu sağlık zararlısından kurtulduğumu belirteyim. ‘Kurtuldum' diyorum, çünkü bu beladan yakayı sıyırmak pek kolay değildir!

HER SORUNUN NEDENİ

Sigara kadar sessiz, sinsi ve çok yönlü bir sağlık zararlısı var mıdır? Bu sorunun yanıtı çok kısa ve kesindir: Hayır!

Akciğer kanserinden kalp hastalığına, kronik bronşitten beyin damarlarında tıkanıklığa, mide ülserinden bunamaya, hipertansiyona kadar pek çok sağlık sorununun arka planında bir yerlerde sigarayı mutlaka bulursunuz.

Hiç çaktırmadan belleğinizi zayıflatır, cinselliğinizi azaltır.

Kalbinizi güçsüzleştirip akciğerlerinizin kapasitesini son noktalarına ulaştırır.

Ağzınızdaki tatsızlığın, kalbinizdeki çarpıntının, bitip tükenmeyen öksürüğün veya birkaç merdiven çıkınca başlayıveren nefes darlığı ve göğüs ağrınızın da nedeni odur!

Yürüyünce ayaklarınıza bıçak gibi saplanan ağrılarınızın, uyku parçalanmalarınızın, cilt kırışıklıklarınızın ve daha pek çok şeyin senarist ve yapımcısının da sigara olduğunu bilmelisiniz.

Sigaranın sağlığa zararları sadece onu içenler ile sınırlı kalmıyor. Havaya üflediğiniz sigara, puro ya da piponun dumanı arkadaşlarınıza, karınıza, kocanıza, çocuklarınıza da hastalık saçıyor. Sigarasız, sağlıklı bir havanın dolduracağı ciğerlere bu pis ve kirli duman ve binlerce zehirli kimyasalı siz taşıyorsunuz. Tıp dilinde ‘dolaylı dumanlanma' diye tanımladığımız ‘dumanaltı hali' özellikle ortak yaşanan mekanlarda sağlığı tehdit eden en önemli sorunlardan biridir. Hiç olmazsa sigarasız lokanta-bar, işyeri ve odalar oluşturmak mümkün olmalıdır.

Pasif sigara içiciliği toplum sağlığı için en önemli tehditlerden biri haline gelmiştir. Pasif sigara içiciliğinin akciğer kanseri ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarıyla doğrudan içicilik kadar yakın bir ilişkisi mevcuttur. Araştırmalar istekleri dışında sigara kullanımına maruz kalanlarda solunum yolu hastalıkları, orta kulak iltihabı, astım krizleri gibi sorunların hemen ortaya çıkabildiğini, gözde yanma, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, öksürük ve baş ağrısının oluşabildiğini ortaya koyuyor.

BAŞKASINA KÖTÜLÜK

Bütün bu bilgilere ‘boş ver' deyip içmeye devam etseniz bile başkalarına zarar vermeyin! Başkalarının sağlığını kötü yönde etkilemeyin. Kendi sağlığınızı sorumsuzca harcamaya devam edin, ama başkalarının sağlığına da zarar vermeyin. Özellikle toplu yaşanılan yerlerde, ofislerde, lokantalarda, otobüs ve trenlerde havaya savurduğunuz her duman halkasının suçsuz insanların boynuna geçirilmiş cellat ilmiklerinden farksız olduğunu artık fark edin!

Sigaranın sağlığa olan zararlarının daha ağırını perşembe günkü yazımızda okuyacaksınız.

İŞTE SİGARANIN İÇİNDEKİLER

Sigaranın içinde 4 binden fazla zararlı madde var. İşte bunlardan birkaçı:

Boya sökücü etkili
aseton

Öldürücü zehirler olan siyanür ve
arsenik

Çakmak gazında bulunan
bütan gazı

Roket yakıtlarında bulunan
metanol

Akü yapımında kullanılan
kadmiyum

Toksik bir madde olan
naftalin

Kimya sanayinde ve temzilik maddelerinde kullanılan
amonyak

Eroinden daha güçlü bir bağımlılık yapıcı etkiye sahip olan nikotin.

Böcek ilaçlamada kullanılan
DDT

Kanserojen maddeler: A
romatik hidrokarbonlar, aromatik aminleri aldehitler ve nitroz aminler

Diğerleri: karbonil sülfid, benzen, toluen, karbondioksit, formaldehit, fenol, nitrojenoksit, formik asit...

 

n farklı bir gurubunu oluştururlar ve psikoaktif buharlar çıkarırlar. Bunlar modern uçak yapıştırıcıları, aerosoller, çakmak gazı ve kuru temizleme sıvısı yaygın kullanılan ürünlerdir. Bu kimyasallar MSN üzerine depresan etki yaparlar. Koklayanlar kalp, beyin hasarına uğrar ve özellikle halojenli solventlerin koklanması ölüm riski taşır. Koklama kimyasalları arasında en sık kullanılan ve karşılaşılan, çözücüsü toluen olan yapıştırıcılardır.
acının yapraklarından özütlenir. Koka ağacı Peru kökenli bodur bir bitkidir. 1000-3000 m yükseklikte yetişir. 3-5 cm uzunluktaki yaprakları yılda birkaç kez toplanır. Yaprakları %0.6-1.8 arasında kokain içerir. Güçlü bir uyarıcı olan kokain, ağız yoluyla, kamış ile buruna çekilerek ya da sigara ile içilebilir.
, koka ağ
çimen, çayır ve ağaçlara musallat olan mantar veya küfün bir tipidir. LSD’nin 25 mg’dan daha azı görsel halusinasyonlar için yeterlidir. Kesme şeker, bisküvi, emici kağıtlara damlatılarak, etken olmayan ilaç katkı maddelerine emdirilerek boş jelatin kapsül içinde çeşitli boyut, şekil ve renklerde tabletler halinde pazarlanır. cı etki yaparlar. Fiziksel performansı yükselttiğinden günümüzde sıklıkla başvurulan bir doping maddesidir. Etkileri kokaine benzer. En sık rastlanılan tipi fenitilin, metamfetamin veya amfetamin+kloramfenikol içerebilen “CAPTAGON” adı altında satılan tablet formlarıdır, sentetik olarak elde edilirler. MSN üzerine uyarı
(Lysergide), bilinen halusinojenik maddelerin en önemlilerinden biridir. Lysergic asitten sentezlenir. Lysergic asit çavdar mahmuzundan türeyen bir maddedir. Çavdar mahmuzu (ergot) bazı
, hint keneviri bitkisinden elde edilir. Esrar, değişen oranlarda kenevir bitkisinin çiçek veren tomurcuklu tepelerinden, sap ve yapraklarından, toz, plaka ve sıvı şeklinde hazırlanır. Esrar aktif maddeleri dişi ve erkek bitkinin her tarafında en çok reçine, çiçek ve yapraklarda bulunur. Tohumda bulunmaz. Kenevir bitkisi yaklaşık 400 madde sentezler. Bunların %60’ı kannabinoid yapılıdır. Esrar tütüne ya da tömbekiye karıştırılarak sigara veya nargile şeklinde içilebilir. Bir esrar sigarası en etkili tütün sigarasından daha çok kansere neden olan aktif maddeler içerir. Bazen bal, reçel veya lokuma konularak yutulabilir. Sıvısı damara ya da deri altına enjekte edilebilir. Halusinasyonlar, afrodizyak, uyutucu ve ağrı kesici etkilere sahiptir. 

 

 

 


 
HOŞGELDİNİZ!!
 


Bu sayfayı nasıl buldunuz?
güzel bir site olmuş
güzel olmamış

(Sonucu göster)


Burak GÜNEY
 
SORU VE YORUMLARINIZ İÇİN EMAİL ADRESİM burak_sheva@mynet.com !!!
Burak GÜNEY
 
ZİYARET ETTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER!!
 
Bugün 33 ziyaretçi (53 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol